Duyurular
ARAPÇA DİL EĞİTİMİ HAKKINDA TÜRKİYE?DE SON YAŞANAN SÜREÇLE İLGİLİ KAMUOYUNA DUYURU! / 07.06.2014
2009 yılında kurulan ve temel hedefi Türkiye?de Arapça öğretimi konusunda sivil ve sosyal çalışmalar sürdürmek olan Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneği ve derneğin paydaşı olan Akdemistanbul Dil Eğitim Kurumları olarak, ülkemizdeki Arapça dil eğitimleri hakkında aşağıdaki hususları açıklama ihtiyacı hissetmiş bulunmaktayız.
Arapça öğretimi konusunda mevcut yapının yapıcı eleştiriler ve somut proje teklifleri ile daha ileri seviyelere ulaşacağına dair inancımızdan dolayı, bu samimi ve içten açıklamalarımızın Arapça eğitimi ile ilgilenen tüm kurum ve kuruluşlarca bir durum tespiti ve yapıcı bir değerlendirme olarak ele alınmasını arzu eder, Arapça öğretimi adına Türkiye’de yapılacak her türlü çabanın takdirle değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmek isteriz:
1. Arapça, Türkiye’de yaşayan insanlar için dini, sosyal ve bölgesel anlamda öğrenilmesi gereken yabancı dillerden birisidir. Kur’ân-ı Kerîm her ne kadar bu dil ile indirilmiş, son peygamber Arapça konuşan bir kavmin içinden seçilmişse de öğretim sürecinde Arapçanın bir “dil olduğu” unutulmamalıdır. Herhangi bir yabancı dilin öğretim kriterleri ne ise Arapçanın da öğretim kriterleri de aynı şekilde değerlendirilmeli, dile bir kutsiyet atfedilmemelidir.
2. Türkiye’de İmam Hatip Ortaokulları, İmam Hatip Liseleri ve özel okullarda Arapça öğretiminde klasik metotlu ve gramer ağırlıklı bir eğitim modeli maalesef başarılı olamamıştır. Klasik metot kendi içinde bir bütün olmakla birlikte eğitim kurumlarının yapısından dolayı günümüzdeki modelde fayda sağlamamaktadır. Bunun yerine okullarımızda, pratik Arapçanın esas alındığı, metin anlama ve tahlilinin yapıldığı, dilin dört temel becerisini kazandırmayı hedefleyen modern metotlarla öğretim esas alınmalıdır.
3. İmam Hatip Ortaokul ve Liselerinde okutulan Arapça dersleri, Meslek dersi zümrelerinden ayrı şekilde değerlendirilmeli, dil zümresi olarak müstakil bir yapı göstermelidir. Zira “dil eğitimi”yle “din eğitimi”nin eğitim ve öğretim metot ve yöntemleri arasında bir takım temel farklılıklar bulunmaktadır. Bu bağlamda söz konusu dersleri veren öğretmenlerin, yabancı dil eğitiminin nasıl verilmesi gerektiğine dair mutlaka lisans düzeyinde formasyona sahip olması gereklidir. Bunun için İlahiyat Fakültesi öğrencilerine lisans düzeyinde“Arapça Öğretim Metotları” dersi konulmalı, bu dersi lisans eğitimi sürecinde alan ve farklı fakültelerden mezun olan tüm öğretmenlere gerek İmam Hatip Liselerinde gerekse de ortaokullarda Arapça dersleri verdirilmelidir.
4. Meslekî dil eğitimleri, bütün diller için temel dil eğitiminden sonra verilmesi gereken bir evredir. Avrupa dil kriterlerine göre en az B2 seviyesinde (asgari 720 saat eğitimin ardından) yabancı dil eğitimi almadan bir kişinin mesleki dil öğrenmesi mümkün değildir. Bu nedenle liselerde okutulan dersin adı “Mesleki Arapça” dersi yerine “Genel / Temel Arapça” şeklinde değiştirilmelidir. Sosyal Bilimler Liseleri ve Anadolu Liselerinde okutulan seçmeli Arapça derslerinde temalar ve konular farklılık arz etse de dil öğretim mantığı, İmam Hatip Liselerinde okutulacak olan dil öğretim mantığı ile aynı olmalı; tüm bu okullarımızdaki öğrencilerimiz, gramer eğitiminden mümkün olduğunca uzak bir şekilde, konuşmaya ve dili bir beceri olarak kullanmaya yönelik olarak hazırlanması gereken Genel / Temel Arapça müfredatını okumalıdır.
5. İmam Hatip Ortaokulları yeni yapılandırılan kurumlar olduğu için buradaki Arapça derslerine özel bir önem atfedilmeli, derslerin içeriğinde öğretmenlerimiz mümkün olduğunca Arapça oyunlar oynatmalı, şarkılar ve müzikler eşliğinde bir eğitim uygulanmalıdır. Arapça öğretmenlik formasyonu güçlü olan öğretmenlerimizin bu okullarda görev alması için Milli Eğitim Bakanlığımızca tedbirler alınmalı, öğrencilerimizin Arapçayı öğrenmelerinden önce sevebilmeleri esas alınmalıdır. Müfredat kolay sindirilebilecek düzeyde olmalı ve dersler mümkün olduğunca Arapça olarak işlenmeli, sınıf ortamında aracı dil kullanılmamalıdır.
6. Türkiye’de Arapça öğretiminde yeniden bir yapılanmaya gidilmesinin sancıları olarak gördüğümüz son süreçte, okullarımızda hâlihazırda Arapça öğretmeni açığı varken, birçok yeni okulun açılmasıyla bu açığın arttığı bir dönemde Arap Dili ve Edebiyatı ve Arapça Öğretmenliği mezunlarının bu derslere alınmamasının daha büyük sorunlara sebebiyet verebileceği aşikârdır. Dil öğretim felsefesine uygun olarak tüm öğretmenlerimizin dilin bir iletişim aracı olduğu bilinciyle ders verebilmesi, dili dil olarak algılaması, sevdirmesi, sosyal ve kültürel boyutuna vurgu yapması kaçınılmazdır. Derslerini modern Arapça eğitim metotları ile işleyecek/işleyebilecek olan öğretmenler arasında herhangi bir ayrıma gerek duyulmadan ve öğretmenlerimizin tümünü kucaklayan bir üslupla hareket edilmesinin, Türkiye’deki Arapça öğretimi seyrine somut katkılar sağlayacağına inancımızı belirtiriz.
7. Bu açıklamalarımızın son yaşanan tartışmalarda taraf olmadan bilimsel kaygılarla yapıldığını ve salt akademik bir endişenin ürünü olduğunu belirtir, konuyu daha kapsamlı bir şekilde ele alıp etraflıca tartışmak üzere Türkiye’nin farklı üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerle Ekim ayında yapılacak bir çalıştayda daha derinlemesine masaya yatırılması için şimdiden girişimlerde bulunduğumuzu kamuoyunun bilgilerine arz ederiz.
Akademi Lisan ve İlmi Araştırmalar Derneği - Akdemistanbul Dil Eğitim Kurumları
www.akdemistanbul.com.tr / www.akademidernegi.org.tr